rüzgârla boğuşan saçlar
yorgun sessiz boğuk
bir sonbahar şarkısı
içimizi ısıtan
dayanılmaz çocuk sesleri
yanlızlığı yüze vuran
hiç görülmemiş
çiçeklerin açmasını
beklemekti beklemek şimdi
uyanmamış ölülerin
uyanmasını beklemek gibi
bir yudum kahve
kaç yıl kitledik kendimize
hiç bir yıldızı merak etmemek
bir hayvanı benimsememek
bir gökkuşağı görüp
büyülenmemektir
ruhtan ölmek
hiç yaşamamış olmak bu olsa gerek
yaşamaktan korkmak belki
dilenci çocuk başını ayaklarına kadar eğince
kaç kıyamet kopuyor
bilmemektir
asıl cehalet
sonra bir şiir eşliğinde dans etmeden
eğlenmek nedir bilinmez
gözler tavanı izlemeden
uyku ihtiyaç
kuru şükür daha ise hayata
bir köşe ıslanacak
şakakları zonklayacak bir değirmencinin
bir kuş aç kalacak
ah ah
dağlar ısınacak yer gök kaynayacak
eriyince bir çift yürek
karşılaşınca
emek ismi ise sefalet içinde
bizler sefiliz
bizler
bizler kimiz?