seni kaybetmişliğin on yıllık hüznünü yaşıyorum
nefesim yettiği kadar yuttuğum anları
cevabını bulduğum her soru kabus iken günüme
bozuk saatlerimin durduğu tek doğru bu
elimden gelmedi vaktinde yetişmek sana
sustuğum en yanlış doğru
konuştuğum en doğru yanlış
her vakit kilitlenir huzurum
uzun bir yolculuk hayat dedikleri
iki dudağının arasında bulduğum
sıcak yuvanın camdaki buğusunda yüzünü arıyorum
yahut canlıların sana taptığı buluttan silüetini
hep yakındın bana aslında
adını seslensem duyacaktın
elimi uzatsam dokunacaktım belki
her şeyin yaşandığı hiçbir şeyin yaşanmadığı
vakitsizliğin esiriyim şu sıralarda
bir yelkovan ağırlığında içimdeki sancılar