• Hakkımda
  • Şiirler
  • Fotoğraflar
  • İletişim
  • kırmızı yakışan kadın.

    Şubat 21st, 2023

    kırmızı yakışan kadın

    iyi insan kötülüğü tadınca bilinir,

    yaşam bir kez, birçok kez ölünce…

    bütün rengi silinmiş kadınların hatırına

    dünyamın rengi tenine yakışır

    ayırır gözlerim kalabalıklar ardında

    utandığında pembeleşen

    yüzün hatırına dönüyor dünya

    .

    sen ki yarınlarımın aydınlık yüzü

    utanır gök saçların rüzgarla uçuştuğunda

    kimse bilmezdi dağ fulyası 

    neden boynunu büktü usulca

    kırmızı da en çok sana yakışır mesela

    giyindiğinde cehennemi melek olur,

    arşa çıkarsın avuçlarımda…

    .

    en güzel çiçekleri de sen yeşertirsin

    içime ektiğin tohumlardan bilirim,

    ciddi bir iştir taşımak evreni

    minicik omuzlarınla kaldır başını 

    ellerini de aç kucakla güzellikleri

    güllerin içinde en çok sen gül

    belli belirsiz korkulardan koru beni

    güven ver yoksunluğuma

    .

    adım adım yürüyorum sonsuza

    elimde yudum su içimde kül

    kendi halimdeyim, sen bana aldırma…

    beyaz elbiseni giy kırmızı rujunu sür

    elinden tut bütün çocukların

    senle parlasın yarınları

    ve can ver toprağa yeniden 

    bana da bir kez olsun gülümse

    göğe sarılsın umutlarım..

  • gamze.

    Aralık 31st, 2022

    içinde boğulduğum niyazlar

    kuşun kanat sesinde ötüşünde

    kendimi keşfettiğim aynalar

    bir bıraktım ki ardımda

    hiç ayrılamadım da

    gece bir yol tuttum 

    ışıklarında yüzün

    henüz varmadan durağa 

    tırmalar beni korkunç hüzün

     

    yol uzadı, gece uzadı

    gittim gittim de ayrılamadım

    arkama baktım da

    durduramadı

    ben ardımda bir yuvamı bıraktım

    çığlık çığlığa hatıralar

     

    gözümün önünde yaşanacaklar

    uzun karanlık 

    bir yol da yürüdüm

    karın tokluğu el âlem derdi

    elimde hâlâ tazenin kokusu

    bıraktığım seslere döndüm de ah

    kendi sesimde boğuldum

    bir hasret düştü ki içime

    evvel ahirim arasında mekik dokudum

    yürüdüğüm yolların çakıl taşları

    yağmur olup yağdılar üzerime

    bir yol tuttum güneşte ayda yüzün

    keşiş gibi yolumun her adımında

    yine tırmalar beni korkunç hüzün

     

    bir kez daha baktığımda 

    beni yanına çağıran küçük bir ses yalnızca

    onu da ben duyamadım, varamadım yanına…

  • darmadağın.

    Aralık 21st, 2022

    yegâne zekâtı bu gözyaşları

    naçiz ömrümün

    iki kelam arasında savrulurum

    ben bir türlü yolumu bulurum da

    ardımda kalan isimsizler

    bir de yük bunca dillenmiş sözler

    ve şaha kalkmış içimdeki atlar

    dört nala koşarken hayat çizgim de

    ben bir adım yaklaşırım

    en uzak yol aynaya kadar

    korkarım yarın nice zaman

    ışıksız gökyüzünde tuttuğum dileklere esirim

    ve yetişemezsem hâlim yaman

    fani için tüm bu kainat

    sonsuz döngüde sonsuz ruhların

    kabuktan hapsindeyiz

    az kaldı, bana dar gelir bu han

    göğe yaklaştığımı sezersem duracağım

    bir kez daha döneceğim ve sonra sonsuza kadar

    ayaklarımı sıkıştırıyor koskoca cihan

    içimde sonsuz koşturan deli atlar

    ellerimde boş dizginler

    ben bir türlü yolumu bulurum da

    ya ardımda silinenler?

  • kâh.

    Aralık 14th, 2022

    Kasım 27, 2017

    insanlar kaç türlü sever
    gözyaşı renkleri var mı
    bir yıldız ne zaman kayar
    son şarkı ne zaman çaldı
    bir mısra aşkı aşk yapan
    gel gör aşk kimleri neyledi
    biri sarhoş oldu içti mey
    bir yanık çaldı ney
    insanlar kaç türlü hasrete düştü
    kâh ağladı kâh döküldü
    dizelere bir bir harfler
    bir seccade ıslandı bazen
    bazen pulsuz mektuplar
    hasretle yandı gönül de
    bir ah etmedi aşık* diller lâl
    hiçliğe erdiyse erdi
    eremediyse çölde divane
    insanlar kaç türlü ölür
    ani göklere yükselen ruhlar
    bir yandan ölümü beklemek
    pencere arkasında yarım yamalak
    sen ki güzelliğe varmışsın
    ölüm nefes tadına varacak
    bekleyeceksin bekleyeceksin
    bunamamışsan halin yaman
    Azrail’in kastı cânadır inan
    uyanmak zor bu derin uykudan

  • kurak.

    Aralık 10th, 2022
    gözlerin kâfidir kurak yarınların geleceğine
    
    bir gülümsemen anne şefkatini andırır
    
    yok gibi yaşadığımız bu ıslak günleri
    
    yarın sen kurtaracaksın
    
    parmağını kaldırdığında susacak gök
    
    ellerini açtığında canlanacak yer yüzü
    
    ve senin için dökülecek gökten yaşlar
    
    dünya senin için dönecek
    
    bir kadının boynundaki inci olacaksın
    
    ana rahminde bir bebeğin can suyu da
    
    gözlerin kâfidir kurak yarınların geleceğine
    
    evvel ve ahiri sen kurtaracaksın
    
    sustuğunda solacak tüm tabiat
    
    güldüğünde can vereceksin toprağa
    
    ve ıssız kalmayacak mağaralarda
    
    el değmemiş yoksun elmaslar
    
    karanlıklara sen güneş olacak doğacaksın
    
    kusurları da sen güzel kılacaksın
    
    yeni tomurcuklanan küçük hanımlar
    
    sesinle huzur bulacak
    
    beşerin nesli için sen seçeceksin eşleri
    
    bir bir çoğalacak yer yüzünde yeni filizler
    
    her bir ışıkta sana dua edecekler
    
    gözlerin kâfidir kurak yarınların geleceğine
    
    dilekler senin niyetinde
    
    yeni yetme çocuklara umut olacaksın
    
    cesaret üfleyecek pusula olacaksın
    
    karanlık gökte ay, bazen sokaktaki cılız lamba
    
    nihayet huzuru olacaksın her köşe başında
    
    ve hayatı derinden anlayacaksın
    
    ağzından dökülenler kanun sayılacak
    
    kurbanlar adını haykıracaklar
    
    parmağını kaldırdığında susacak gök
    
    ellerini açtığında canlanacak yer yüzü
    
    ve senin için dökülecek gökten yaşlar
  • kırık.

    Aralık 3rd, 2022

    kırık taşlara basmamak için

    kafamı yerden kaldıramıyorum

    hayat akmaya devam ediyor 

    durduramıyorum

    durduramıyorum

    soluğumun ucunda duruyor 

    son nefes dokunamıyorum

    küçük kıyamet ne zaman 

    büyük kıyamet ne zaman

    yaşar mı dünya bir süre daha

    kırık taşlar ayağıma batar mı

    gökyüzü ne zaman parlar bi daha

    senin ellerin hep sıcak mı

    kafamı yerden kaldıramıyorum

    kaldıramıyorum

    kaldıramıyorum

    huzurum yetmiyor bölmeye karanlıkları

    parmak uçlarımda başlayan

    saç tellerime uzanan küçük yolda

    büyük haberler eskitiyorum

    ne zaman bitecek savaş bilmiyorum

    dünya ile dünya

    canlı ile dünya 

    insan ile insan

    doğa ile insan

    ölüm ile ölüm

    hayat ile ölüm

    ben ile ben

    en büyük kavga hep bu zaten

    aynaya bakarken korktuğum gözler

    ne zaman olacak ateşkes 

    hangi kelepçe ile son bulacak suçlar

    gücüm yetmiyor sahipsiz sesleri

    susturamıyorum

    susturamıyorum

    şehrin ıssız sokağında zil çalan kim

    neşeli kahkahaları kimler atıyor

    bu hangi şarkı kırık taşlardan çalıyor

    senin masalında son bulur mu

    ne için soldu bu tatlı çiçekler

    ya sen ne zaman gelirsin

    hakkıyla bir mucizeye şahit olmak için

    gözlerimi kırpamıyorum 

    kırpamıyorum 

    kırpamıyorum

    ne vakit son bulur bilmem ama 

    kırık taşlara basmamak için

    kafamı yerden kaldıramıyorum

    hayat akmaya devam ediyor 

    durduramıyorum

  • fakat beyhude bu telaş.

    Aralık 2nd, 2022

    Haziran 03, 2021

    seninle çay içebilirdik

    boğaza karşı yahut doğaya

    köprüde başlayıp

    gözlerinde son bulabilirdi

    sonsuz yolculuğum

    yahut bir kuşun kanat sesinden 

    adımı anışına kadar

    bilmem, kaç kere  daha

    haykırsam evrene

    vuku bulur an’lar

    seninle sessiz kalabilirdik

    evimizde, saçlarını okşarken

    yahut cehennemin tam ortasında

    saçlarından kirpiklerine

    ya da kendi azabım da

    fakat beyhude bu telaş

    eğer  bir an varsa ki

    içinde zerren bulunan

    yaşanmaya değer

    zannımca

    kanımca

    kanımla…

  • ben seni herkesten önce sevdim.

    Kasım 28th, 2022

    Aralık 08, 2021

    ben seni herkesten önce sevdim

    daha adem dünyaya inmemişti

    havvanın esamesi yoktu cennette

    sen oradaydın ben şurada 

    ellerim yetişmiyordu amma

    ben seni seviyordum

    ben seni herkesten önce sevdim

    karıncalar sıra sıra dizilmeyi

    arılar bal yapmayı öğrenmemişti

    varsa ki dünya da düzen

    içinde bir parça sen vardın

    senin içinde olduğun herşeyde 

    biraz ben

    korku icat edilmemişti

    insan düşünmeyi bilmiyordu

    güdüler aklın ötesindeydi

    sen benim yakınımdaydın

    ben seni herkesten önce sevdim

    huzur içindeydi evren

    çiçekler yerli yerindeydi

    bir de sen gök kadar mavi

    güneş kadar sıcak

    nur kadar aydınlıktın

    ben seni herkesten önce sevdim

    olur ya ilk olmadan bilinmez yaşanan

    sevgili ete bürünmüş karşımda

    sevmek sevmemek bilinmezken henüz

    bu yüzden ben ilk sevendim

    gelmiş geçmiş bütün sevgililerin

    günahı boynumda

    kerem aslı

    leyla mecnun

    yusuf züleyha

    leva ile agah

    sen ve ben

    ben seni herkesten önce sevdim

    biliyorum sende biliyorsun

    iki kişilik dünyanın 

    açan çiçeklerini görüyorsun

    su döngüsü yoktu

    ateş su toprak toydu

    tanrı üflememişti henüz derdi

    biz ayrı ruhların efendisiydik

    sonunda uzatsam isyanla

    binbir kıyamet kopar

    henüz doğmayan insanlık

    gözlerimin önünde erir ve erir

    ben seni herkesten önce sevdim

    adem ve havva yoktu

    varsa ki dünya da düzen

    içinde bir parça sen vardın

    senin içinde olduğun herşeyde 

    biraz ben

  • sueño.

    Kasım 25th, 2022

    Ah …mucizesin
    kara saçlarını omzuna saldığında
    hasretime hasret olur saatler
    sen son dakikayı gösterdiğinde
    kara saçlarından bir gül döker
    adınla başlayan her söz benim
    sana ait olan ne varsa dünden
    bugünden yarına mahzenime rehin
    bazen ölümle burun burunaydım
    aslan ağzında, uçurum dibinde
    bazen bir çift hapsinde  yılanın dişinde
    senin bademinde panzehirim
    ah… mucizesin
    kadın olabilmek senin hünerin
    göğüslediğinde aşkı en güçlü sendin
    kara saçların köprülerine değince
    çocuklar mutluluktan
    ben hasretimden ağlardım
    savaş başlatıp kıyamet kopunca
    ellerinle getirirdin barışı
    bir bakışın yeterdi
    bir buz dağını eritmeye
    kadıköy sabahında özlemle
    koşarak yaklaştığım depremlerim
    hani o depremde elini tuttuğum
    evet kara saçlım oda sendin
    beni sığdırdığın badem çekirdeklerinde
    ben bütün evreni görürdüm
    ah… mucizesin
    gülüşünce yaşayan hücrelerim
    üzüldüğünde bir bir intihar ederdi
    ağladığında kıyamet kopardı
    bilemezsin saçlarını taradığında
    dökülen tellerden oluşan kara deliği
    felaketim olurdu her seferinde
    boşluğa düşerdim ah
    mucizem yaşa ve yaşat ki
    dünya dönmeye devam etsin

  • selam.

    Kasım 18th, 2022

    geleceğinin habercisiydi belki

    adı hasret olan kuşlar

    sen bir selam ederdin

    ateşlenirdi bütün hücrelerim

    bir gülümserdin ah

    ah bir gülümserdin ki

    su taşırdı karınca sırtında

    telafisi olmayan sessizliğin

    gidişinin habercisiydi belki

    yavaş yavaş sessiz sessiz

    o daldan öteki dala

    sen bir adım giderdin

    ben on adım ölürdüm

    gitmeyecekmiş gibi

    tutardın elimden ah

    ah bir tutardın ki

    ilk gün ki gibi 

    yaşardım yeniden

    içimi ısıtan bakışların

    yangının habercisiydi belki

    yakıp yıkan beldemi

    kaşını kıvıran kısık bakışların

1 2 3 4
Sonraki Sayfa→

WordPress.com’da Blog Oluşturun.

  • Takip Et Takip Ediliyor
    • zeynepakay.art
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • zeynepakay.art
    • Siteyi düzenle
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle